Basında halka: AVRUPA-ANADOLU YAKASI ARASINDA KÜLTÜREL YOLCULUK

AVRUPA-ANADOLU YAKASI ARASINDA KÜLTÜREL YOLCULUK

Anadolu yakası, 2010’ların ortasından itibaren Ä°stanbul’un kültür-sanat üretiminde önemli bir rol oynamaya baÅŸladı. Ancak bu sefer giriÅŸimler, bağımsız inisiyatifler ve kolektifler sahnede: Moda Sahnesi, halka sanat projesi, Kadıköy Tiyatroları Platformu, KöÅŸe, Olcay Art, Circuit, Bant Mag. ve niceleri Anadolu yakasının lokomotifleri.
 
 
Ä°stanbul’un 18 milyonu aÅŸkın nüfusunun üçte biri Anadolu yakasında yaşıyor. Ancak bu üçte bir, hayatının büyük bir kısmını ya arabada ya toplu taşımada türlü türlü vesilelerle Avrupa yakasına seyahat ederken harcıyor. EÄŸitim, iÅŸ, saÄŸlık, alışveriÅŸ gibi faaliyetlerin ve temel ihtiyaçların birçoÄŸunu Anadolu yakasında gerçekleÅŸtirmek mümkün. Fakat konu kültür-sanat olunca, kamu-yerel yönetim-özel sektör üçlüsü Anadolu yakasına el atmakta çekingen davranıyor. Nüfusun üçte birlik kesimine sahip Anadolu yakası, tüm bunlara raÄŸmen kültür-sanat tüketiminde ortalamadan daha yüksek. Fakat bu alana yapılan yatırım ne yazık ki beklentileri karşılamıyor. Anadolu yakası, kültür sektörü için hep bir ‘üvey evlat’ veya ‘istenmeyen çocuk’. Kamunun iyice yok saydığı kültür- sanat alanını özellikle son yıllarda Anadolu yakasındaki belediyelerin sahiplenmesi ise bu noktada bir tesadüf deÄŸil. Özellikle Kadıköy, Kartal, Üsküdar ve AtaÅŸehir gibi, belediyelerin daha faal olduÄŸu Anadolu yakası ilçelerinde özel sektörün, inisiyatiflerin ve sivil toplum kuruluÅŸlarının da kültür-sanat üretimini artıran, kültür-sanata yeni alanlar açan ve modeller getiren yapılar kurması da bunun bir sonucu.
 
Alternatif modeller: Bağımsız inisiyatifler ve sürdürülebilirlik
 
Anadolu yakası, yerel yönetim ve özel sektörün yanında bağımsız inisiyatiflere, kolektiflere ve özgün platformlara da alan açıyor. Bunun en güzel örneklerinden biri ise Mayıs 2011’de araÅŸtırma, üretim, sergileme ve paylaşım odaklı, uluslararası bir merkez olarak hayata geçirilen ‘halka sanat projesi’. Halka sanat, Anadolu yakasının tüm imkânsızlıklarına raÄŸmen kendi imkânlarıyla var olan bağımsız sanat platformlarından biri. ÇaÄŸdaÅŸ sanat ve kültürün üretim, söylem ve sunumunda çalışan, kurumsal sponsorluÄŸa dayanmadan kurulmuÅŸ olan ve sürdürülebilirliÄŸini kendisi saÄŸlayan bir sanat inisiyatifi. 2011 yılından beri düzenlediÄŸi sergiler, etkinlikler ve uluslararası sanatçı rezidans programıyla sektörde yeni bir alan açan halka sanat projesi’nin kurucularından Ä°pek Çankaya, bugün her kiÅŸi ve oluÅŸumun kendi bakış açısı ve niyetleri doÄŸrultusunda var olduÄŸunun altını çiziyor; bu noktada tek bir doÄŸru olmadığı gibi, tek bir çaÄŸdaÅŸ sanat oluÅŸumu biçimi de olmadığını söylüyor: “Anadolu yakasının bu anlamda Ä°stanbul’un en güzel noktalarından biri olduÄŸunu düÅŸünüyorum ve buna iliÅŸkin geri bildirimleri de özellikle 2011’den bu yana yürüttüÄŸümüz uluslararası sanatçı rezidans programı sanatçılarından alıyorum. Hem düÅŸünüp üretmeye, hem de sergilemeye çok uygun ve bu süreçlere olumlu katkı saÄŸlayan bir atmosfer var burada. Bizim halka sanat projesi’ni baÅŸlatırken Kadıköy’ü seçmemiz de bir rastlantı deÄŸil. Hayat felsefem, insan yaÅŸadığı yerde çalışmalı, enerjisini kendini yoran, dağıtan ÅŸeylere deÄŸil iÅŸe harcamalı ki iÅŸ, iÅŸ olmaktan çıkıp, yaÅŸam biçimi olsun. Kültür alanında çalışmaktan daha keyifli bir yaÅŸam biçimi düÅŸünemiyorum. 20 milyonluk bir kentte inandığın, gerçek ve samimi bir iÅŸ yapıyorsan bu daha da yerine oturuyor. Strateji demek doÄŸru mu bilmem ama halka sanat projesi’nin yaklaşımı bu üç kelimeyle özetlenebilir.” Kültür-sanatın kamu, yerel yönetim veya özel sektör destekli sürdürülebilirlik modellerinin günümüzde geçerliliÄŸini yitirdiÄŸini söyleyen Çankaya, kültür-sanat üretimi ve paylaşımının buradan gelecek yatırımlara güvenerek yola çıkmasının baÅŸtan kaybettirici bir yaklaşım olacağını söylüyor: “Kendi sürdürülebilirliÄŸini yaratan stratejiler geliÅŸtirmek gerekli. Kendi nefesinin yetmediÄŸi yerde de kitle fonlamasından uluslararası iÅŸbirliklerine ve kültür fonlarına kadar birçok seçenek var. Kadıköy genelinde sanatçı atölyeleri, halka sanat projesi dışında da sanat mekânları, tasarım atölye ve dükkanlarıyla uluslararası sanatçı rezidans programlarını farklı biçimlerde gerçekleÅŸtiren oluÅŸumlar oldukça aktif.”
 
GeçtiÄŸimiz aylarda 15. Ä°stanbul Bienali’ne paralel olarak halka sanat projesi’nde “KomÅŸuda PiÅŸer, Bize de DüÅŸer” baÅŸlıklı serginin küratörlüÄŸünü üstlenen Işıl EÄŸrikavuk ise tüm bu duruma baÅŸka bir açıdan yaklaşıyor: “Uzun yıllar Ä°stanbul’da yaÅŸamış bir sanatçı olarak ben de kültür-sanat aktivitelerini Taksim-BeyoÄŸlu civarına sıkışmış görüyordum. Son olarak küratörlüÄŸünü yaptığım ‘KomÅŸuda PiÅŸer, Bize de DüÅŸer’ sergisi için neredeyse her gün Kadıköy’e gidip geldiÄŸimdeyse ne kadar ÅŸehrin belli bölgeleriyle kısıtlanmış olduÄŸumuzu daha iyi anladım. Elbette keÅŸke Taksim bu ÅŸekilde dönüÅŸüm politikalarına hapsolup DubaileÅŸtirilmeseydi, elbette BeyoÄŸlu ve Ä°stiklal kanalizasyon çukuruna dönmeseydi de biz kültür-sanatı sınırlarından çıkarıp yayabilseydik demeyi çok isterdim. Zira benim ve pek çok insanın gözlemi, hem eÄŸlence hem de kültür-sanat alanında eksenin Kadıköy’e kaymış olduÄŸu, ki buradan da yayılıyor. Bu kayış sanırım yeni nefes alanları bulma çabasının sonucu. Çünkü kendin-yap-üret-iÅŸlet modelinde pek çok mekân ve yayın var. Sadece belki de alışılagelmiÅŸ olan sponsorlu, kurum destekli, büyük isimli, hiyerarÅŸik yapılı modeller yok. Bu yüzden görünürlükleri daha farklı, daha alt aÄŸlarla, hızla ve kulaktan kulaÄŸa ilerliyor, ki bence bu müthiÅŸ bir ÅŸey, hem sanatın hem izleyicisinin deÄŸiÅŸimini gösteriyor bize.”
 
 *Bu yazı Istanbul Art News Kasım, 2017 Sayı: 46 Piyasa eki için yazılmıştır.