İki Yazı: halka/ Artship işbirliği - Bahar 2018

Sitemizin Türkçe versiyonunda Bahar Güneş'in, İngilizce versiyonunda İpek Çankaya'nın yazılarını okuyabilirsiniz.
 
 
17 Mayıs 2018’ de Kadıköy, Moda’da yer alan bağımsız sanat inisiyatifi halka sanat projesi’ nin galeri mekanında Her Şey Dönüşür ve ve Güzel Doku’nuş sergileri açıldı. Serginin kavramsal metninde belirtildiği üzere “ Her Şey Dönüşür” sergisinde, halka sanat/rezidans programı sanatçısı Slobodan Dan Paich’in ve geleneksel dokuma tezgahları ve örgü tekniklerinde uzman tekstil sanatçısı Olivia Lorgan-Jones’un zanaat ve sanat temelli işlerini bu ifade biçimleri arasında bir hiyerarşi yaratmadan, aralarında bir diyalog oluşturacak biçimde bir araya getiriyor.
 
Hem kendi içlerinde, hem de birbirleriyle güçlü bir iletişim kuran sergiler bana iki şeyi düşündürdü. İlki, Güzel Sanatlar ve zanaat ayrımının nasıl bir norma dönüşüp kendi kültürel pratiklerimizi etkilediği ve şu an anladığımız anlamda sanat kelimesinin kaderini belirleyen büyük ayrışmanın yaşandığı 18.yy ve öncesi dönemin yaşantımızdaki önemi oldu. Diğer bir konu da yine 18.yy ve öncesinde bir zanaat malzemesi olarak kullanılan tekstilin çevremizi görsel bir dil olarak kuşatıp günlük yaşamda işlevsel ya da iletişimsel olarak kuşandığımız giysilerin kendilerinden başka birçok anlama işaret ettiği eşsiz tarihsel bir serüvene sahip olduğunu anlamamı sağladı.
 
“Her Şey Dönüşür”  Olivia Lorgan-Jones’un örülerek yapılmış nesneler ve giysileriyle, bunlara yanıt olarak ortaya çıkan Artship Initiatives sanat yönetmeni Slobodan Dan Paich’in çay ve mürekkeple oluşturduğu çizimlerinden oluşuyor. “Güzel Doku’nuş: Kumaşın İfade Gücüne Övgü” sergisi ise halka sanat projesi ve Artship Initiatives San Francisco birlikteliğinin her yıl hikaye anlatımlı performanslarında kullanılan kumaşlar, dokumalar, örtüler ve giysilerle beraber bir malzeme olarak tekstilin simgesellik, anlatım ve atmosfer oluşturma gücü başla başına bir sergi yaratıp bir kumaş malzemesi olmaktan öte, performansların en temel ögesini oluşturuyor. Kumaşların her biri kendi öyküsünü yarattı ve başka öykülerin yüzü oldular.
 
Örneğin Güzel Doku’nuş sergisinde yer alan Emrah Danacı’ nın kumaş üzerine yarattığı desenleri, halka sanat projesi ve San Francisco'dan Artship İnisiyatifleri işbirliğiyle, içinden hikaye/imge/şarkı geçen performanslar dizisinde kullanıldı. Bu performanslarla yoğun günlük koşuşturmacılar altında insana özgü hikaye anlatma bağını yeniden yorumlayarak günümüze taşıdılar. Yine galerinin üst katında elde örülmüş balık ağı yerleştirmesi 2013’te bir kadın ve bir erkek dansçı tarafından ilişki kurmanın farklı aşamalarını ve yollarını ifade etmek için kullanıldı.
 
“Modern sanat idealleri ve pratiklerinin evrensel, ezeli ve edebi olduğu ya da eski Yunan’a veya Rönesans’ a dek uzandığı yanılsamasına kapılmamızı kolaylaştıran şeylerden biri de bizzat sanat “art” sözcüğüdür. İngilizcedeki “art”sözcüğü at terbiyeciliği, şiir yazma, ayakkabıcılık, vazo ressamlığı ya da yöneticilik gibi her türlü insani beceriyi ifade etmek için kullanılan Latince ars ve Yunanca techne sözcüklerinden türetilmiştir”(1) Yine bu sergiler kapsamında gerçekleşen halka sanat projesi kurucu direktörü ve sergilerin eş-küratörü İpek Çankaya moderatörlüğünde  Zanaat ve Sanat: Bölünmeye Karşı Köprüler forumu düzenlendi. Slobodan Dan Paich “ars” ve “techne” kelimelerinin başat kullanım anlamlarından öte zanaat ve sanat kavramının kuşaklar arası bir aktarım nesnesi görevini gördüğünü ve ortak paydalarından bahsetti.
Raymond Williams’ın “Anahtar Sözcükler” kitabında art kelimesinin kökenine inerek şöyle bahsetmektedir: “Ortaçağ’ın üniversite müfredatında ise arts sözcüğü dilbilgisi, mantık, matematik, müzik ve astronomi gibi dalları içermekteydi ve herhangi becerikli bir kişi artisan olarak tanımlanmaktaydı. 17.yy sonlarına gelindiğinde boyama, çizme, oyma ve heykel gibi daha önce tanımlanmamış bir anlama sahip oldu.  Sanat ve sanatçı kelimeleri ise şu anki anlamlarında 19. yy’a kadar kullanılmamıştı.” (2)
Larry Shiner, Sanatın İcadı kitabında bu farkı şöyle tanımlar. “Zanaat ve sanatın ayrılması ve sanatın ayrı bir kategori olarak düşünülmeye başlaması bu yüzyılda gerçekleşir. O zamana kadar zanaat ve sanat içi içe, birlikte düşünülürken giderek birbirinden koparılır. Zanaat; işlevsel, kullanıma yönelik, gündelik ve popüler olanın içine, sanat ise; amacı kendisi olan, yalnızca kendisinde var olan, herhangi bir işlevselliğe, kullanıma hizmet etmeyen, gündelik ve popüler olanın dışına yerleştirilmeye başlar. Sanatçı, zanaatkârdan daha önemli hale gelir. On sekizinci yüzyıldan önce birbirinin yerine de kullanılan zanaat ve sanat sözcükleri bu yüzyılın sonunda birbirinden tamamen kopar ve zanaat - sanat karşıtlığına dönüşür. Artık, güzel sanatlar diye adlandırılan şey, esin ve deha ile ilgili bir meseleydi, bunlar incelmiş zevkler yaratarak kendi kendilerini amaç olarak sunan şeylerdi. Oysa ki; zanaatların ve popüler sanatların icrası için becerinin ve kuralların varlığı yeterliydi.”(3)
Her Şey Dokunur ve Güzel Doku’nuş sergilerinde bizi sarıp sarmalayan ve heyecanlandıran duygu bu ayrımı yok etmesi ve bu iki disiplinin birbirine  ne kadar ihtiyaç duyduğunu hatırlatmasıdır. Sergiyi gezerken elle örülmüş ipek bir kazak, çay ve mürekkeple çizilmiş bir resim, içimizde aynı derecede bir heyecan yaratıyor. Bugüne dek kültürel ve sanatsal beğenilerimizle ilgili bize öğretilen edinilmiş tüm bilgiler sınırlarını kaybediyor. halka sanat projesi ve Artship Initiatives 7 yıllık işbirliklerinin meyveleriyle çağdaş sanat ortamında bize geçmişe bakıp bugünü anlamanın yolunu ve her şeyin öznesinin özgünlüğünü sakin ama çok sesli biçimde gösteriyor.
 
Bahar Güneş
halka sanat projesi Koordinatörü
 
(1) Larry Shiner, Sanatın İcadı, Çev. İsmail Türkmen, Ayrıntı Yayınları Sanat ve Kuram Dizisi 7, 2010 İkinci Baskı,s. 202. 
(2) Raymond Williams,Çev. Savaş Kılıç, İletişim Yayınları, 2012, Beşinci Baskı, s. 513. 
(3) Larry Shiner, Sanatın İcadı, Çev. İsmail Türkmen, Ayrıntı Yayınları Sanat ve Kuram Dizisi 7, 2010 İkinci Baskı,s. 23