![]() |
Röportaj: Richard Bartle*Richard Bartle'ın Kadıköy Gazetesi'nden Gökçe Uygun'la gerçekleÅŸtirdiÄŸi röportajını buradan okuyabilirsiniz.Ä°NGÄ°LÄ°Z SANATÇIDAN BÄ°R Ä°STANBUL SERGÄ°SÄ°Ä°ngiliz sanatçı Richard Bartle, 14.yüzyılın gizemli bir Osmanlı nakkaşının izinde, 21.yy Ä°stanbul’unu ‘Bir Göçebe Masalı’ sergisine aktardı.
Kalıcı ikametgahı Kuzey Ä°ngiltere /Sheffield olan sanatçı Richard Bartle, bir süredir Kadıköy’de yaşıyor, kiÅŸisel deneyimler ediniyor, toplumsal gözlemlerde bulunuyor ve sanat üretiyor. Ve bu üretimlerini de Moda’da açtığı ‘’Bir Göçebe Masalı’’ sergisiyle izleyicisine sunuyor. Detayları Bartle’ye sorduk.
-Ä°ngiliz bir sanatçı olarak Türkiye’de sergi açma süreciniz nasıl geliÅŸti?
Bu sergim Türkiye ile 15 yıldır süren iliÅŸkim sonucunda hayata geçti. GeçmiÅŸte burada bir çok sanatçı rezidans programına katıldım, iÅŸlerim Mardin Bienali’nde ve bienalle iliÅŸkili sergilerde yer aldı. Nisan – Haziran 2018 arasında üç ay süresince bağımsız sanat inisiyatifi halka sanat projesi’nin rezidans programı katılımcısı olarak Kadıköy/Moda’da bulundum. ‘Bir Göçebe Masalı’ adlı güncel sergim bu yolculuÄŸun sonucu.
-Nedir serginizin teması/derdi/odağı? Hangi türlerde ve kaç tane eser bulunuyor?
Karışık medya kullanımına dayalı; heykel de var, yerleÅŸtirme de, resim ve çizim de. Sanırım sokak kadar farklı dokuyu içinde barındırıyor ki zaten sokak iÅŸlerimin odak noktası. Sergide, zaman içinde sokaktan topladığım küçük ÅŸeyleri koyduÄŸum minyatür bir hurdacı arabasından, bana Karagöz’le Hacivat’ın hikayesini çaÄŸrıştıran keçe kuklalara, sprey boyayla yaptığım stensil çalışmalarından, çizimlere ve büyük özenle dokuduÄŸum küçük bir kilime kadar 34 iÅŸ var. Sanırım sergide üstesinden gelmek istediÄŸim; kaçmamım mümkün olmadığı oryantalist bir bakışla, Ä°stanbul denilen büyüleyici ve hayrete düÅŸüren kenti gören gözlerimin yaÅŸadığı gerilimi aÅŸma sorunu...
-Serginin odağında, Türk minyatür sanatının sıra dışı ismi, hakkında çok az ÅŸey bilinen gizemli birisi olan nakkaÅŸ Mehmet Siyah Kalem var. Onun eserlerinde size çeken ÅŸey ne?
O’nun çalışmalarını ilk kez 2005’te Londra Kraliyet Akademisi’nde, Topkapı Sarayı kütüphanesinden sergilenmek üzere gelen bir kitap seçkisinin içinde gördüm. DiÄŸer iÅŸlerden oldukça ayrıksıydı ve öne çıkıyordu. Onun dünyası ve çılgın karakterleriyle büyülendim. Siyah Kalem gizemli bir kiÅŸiydi, iÅŸleri de birçok gizem barındırıyordu. Benim için, o karakterleri ve hikayelerin gizemini çözmek ve kendi tarzımda onları yeniden bir araya getirmek inanılmaz bir süreçti.
-Onun iÅŸlerini, kendi iÅŸlerinizle nasıl bütünleÅŸtirip/yorumladınız?
Siyah Kalem’in çalışmalarıyla kendi iÅŸlerimin iliÅŸkisini anlamaya çalışmak uzun bir süreçti, sanırım benim Ä°stanbul’la olan iliÅŸkimle iç içe geçmiÅŸti. Buna raÄŸmen, etrafımdaki insanlar hakkındaki gözlemlerimi ve onları çevreleyen dünyayı anlayıp neler yapmak istediÄŸimi kavramayı baÅŸardığımda bu iliÅŸki kurulmuÅŸ oldu. Çalışmalarımın, aynı Siyah Kalem’inkiler gibi, hep oyunlu bir yönü vardı ve sokaÄŸa ait malzemelerle çalışmak bu oyunbazlığı geliÅŸtirdi. Siyah Kalem insan ve hayvanları resmetmiÅŸti, ben de onun her çalışması için kendi versiyonlarımı yarattım. Bunları sokakta gezen el arabalarına, betona ve günümüz sokaklarındaki duvar resimlerine bakarak ortaya çıkardım.
-Serginin basın bülteninde ‘’Ä°ran, Anadolu ve Orta Asya’yı içine alan 14. Yüzyıl Ä°pek Yolu ile hala hem bu kültürlerin izlerini, hem de yeni bir çağın özelliklerini taşıyan bir geçit noktası olarak varlığını sürdüren 21. Yüzyılın kozmopolit Ä°stanbul’unu bir göçebe vizyonuyla birbirlerine baÄŸlıyor.’’ deniliyor. Bu cümleyi sadeleÅŸtirerek açar mısınız lütfen?
Siyah Kalem’le ikinci karşılaÅŸmam 2009’da Garanti Platform’da katıldığım ilk sanatçı rezidans programı sırasında oldu. Aklımda Siyah Kalem’in anısıyla gelmiÅŸtim ve daha çok keÅŸfetmek istiyordum. Derken Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkmış ve baskısı tükenmiÅŸ bir kitabın ikinci elini buldum. Elimde bu kitapla sokakları dolaÅŸtıkça karşılaÅŸtığım insanlarla kitap karakterleri arasında benzerlikler gözüme çarpmaya baÅŸladı. O zaman iÅŸ üretmekte zorlandım çünkü görmekte olduÄŸumun gerçekte ne olduÄŸunu anlayamadığımı hızla fark etmiÅŸtim. Çok moralim bozulmuÅŸtu, bunu hala hissediyorum. Buna raÄŸmen, kendisi de bir yabancı olarak Türk tarihine kabul edilmiÅŸ olan Siyah Kalem gibi göçebe doÄŸamı kabul edip gözlemlerimde onun kadar eÄŸlenceli olmaya çalışıyorum.
-Kimler gelip bu sergiyi görmeli sizce?
Åžu ana kadar Ä°ngiltere’den bir kaç arkadaşım sergiyi görmeye geldi. Arzu ederdim ki bütün arkadaÅŸlarım gelip burayı deneyimlesinler. Türk arkadaÅŸlarımdan birçoÄŸu da gelerek beni çok mutlu ettiler. Hepsi Ä°stanbul’u ne kadar sevdiÄŸimi biliyorlar. Ama sanırım ideal izleyicim iÅŸlerimin oyuncu yanını keÅŸfedecek gençler ve çocuklar, hikayeleri ve iyi mizahı seven yetiÅŸkinler, çevrede yaÅŸayanlar ve burada edindiÄŸim tüm dostlar.
-Sanırım sergiyi Ä°ngiltere’ye de taşıyacaksınız.
Sheffield’den Making Ways fonundan bütçe aldığım için çok ÅŸanslıydım. Burada sergilediÄŸim iÅŸi gelecek yıl orada da sergileyeceÄŸim. Zaman içinde yaptığım heykelleri 37’ye tamamlamak istiyorum. O yüzden önümüzdeki sene buraya tekrar gelip çalışmaya devam edeceÄŸim. Umudum sergim aracılığıyla Türkiye’ye duyduÄŸum sevgiyi kendi evimdeki izleyicilerle de paylaÅŸabilmek.
-3 aydır Moda’dasınız Halka Sanat Projesi’nin davetlisi olarak. Siz de bir nevi –kısa süreli de olsa- göçebe olmuÅŸsunuz, tıpkı serginizin ismi gibi, deÄŸil mi?
Seyahati çok seviyorum. Ä°ngiltere’de karavanım var, sık sık maceraya çıkıyorum. DoÄŸada ve yaÅŸadığım çevrede koÅŸmayı seviyorum. Vasat bir sporcuyum, benim için süreç önemli! Ama sonuç olarak sorunuza ‘Hayır göçebe deÄŸilim’ demek zorundayım. Bir yere yerleÅŸik olmayı seviyorum, onu tanımayı, etrafta gezintiye ve keÅŸfe çıksam da topladığım hikayelerle eve geri dönmeyi. Halka bana o ev oldu. Ve dürüstçe söylemeliyim ki o aile duygusu ve burada duyduÄŸum baÄŸlanma hissi olmasaydı bu iÅŸi yapmakta zorlanırdım.
-Ä°stanbul ve bilhassa Kadıköy’e ve buranın sanat hayatına dair gözlemlerinizi paylaşır mısınız?
GeçtiÄŸimiz 15 yıl içinde Türkiye’de Mardin, Datça, Tarlabaşı ve Moda gibi bir kaç yerde yaÅŸadım. Türkiye’nin neresinden olursa olsun Türk insanının çok dayanıklı ve harika bir ruha sahip olduÄŸunu söyleyebilirim. Bence Türkiye’de sanat alanı da aynı güzel ruhu barındırıyor. Son yıllarda sıkıntılı bir politik çevreyle mücadele etti ancak canlılığını korudu ve harika iÅŸler üretildi. Kadıköy’de bir kaç büyük galeri ve bağımsız sanat mekanı var. Halka Sanat Projesi de bunun önemli bir parçası. Kadıköy için küçük bir sanat sahnesi denebilir ama bu çevrede yaÅŸayan pek çok sanatçı ve sanatçı atölyesini de katarsak bu yaratıcılık duygusu bana yıllar öncesinin Cihangir’ini hatırlatıyor.
Sergi 22 Temmuz’a kadar ÇarÅŸamba’dan Pazar’a 12:00 – 19:00 saatleri arasında, diÄŸer günler ise randevu ile ziyaret edilebilir. (halka sanat/ galeri: CaferaÄŸa Mh. Bademaltı Sk. No:24 Moda Kadıköy 0216 550 29 90)
|